Türkiye Deprem Haritası Değişti


Ülkemizin deprem riskini gösteren harita 22 yıl sonra değişti. Türkiye Deprem Tehlike Haritası 18 Mart 2018 tarih ve 30364 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Türkiye Deprem Tehlike Haritası ve Parametre Değerleri Hakkında Karar’ ile 1 Ocak 2019 itibarıyla yürürlüğe girmiştir. Ayrıca "Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği" de aynı tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmış olup, eş zamanlı olarak yürürlüğe girmiştir.
AFAD tarafından yayınlanan yeni deprem haritasına göre Türkiye’nin riskli bölgeleri değişiklik gösterdi. Yeni haritada 46 ilde deprem tehlikesi azalırken, 6 ilde yükseldi. Eski haritada Türkiye topraklarının yüzde 42'si “en tehlikeli” kategoride tanımlanıyordu. Yeni haritada bu oran yüzde 17'ye düştü. 1996 yılında hazırlanan haritada binaların yüzde 44'ü “tehlikeli alanlar”da yer alırken, bu oran yüzde 26 olarak güncellendi. AFAD Yönetimi Başkanı Mehmet Güllüoğlu, “Yerin altı değişmedi ama fay hatlarını daha yakından tanımaya başladık” dedi.
Eski haritanın herhangi bir kente ilişkin genel tahmini ortaya koyduğunu belirterek, artık semt semt, hatta noktasal olarak tespit yapılabildiğini vurgulayan Güllüoğlu, “Örneğin, Manisa'nın tamamı eskiden en tehlikeli olarak kabul edilen 1. bölgede yer alırken yeni haritada artık renk geçişleri var. Deprem haritasının değişmesi sadece haritanın değişmesi anlamına gelmiyor, aynı zamanda inşaatlarda kullanılan binlerce parametrenin de değişmesi demek. Her bir parametrenin bir karşılığı var, bir maliyeti var. İstanbul'da fay hattı Marmara Denizi'nden geçiyor. Özellikle güneyindeki bölge tehlikeli. İstanbul'un güneyindeki binaların daha dayanıklı yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Zemininde kayma ve sıvılaşma tespiti yapılan Topkapı Sarayı'yla ilgili olarak ise “O yarıklar deprem kaynaklı değil ama bugüne kadar ayakta kaldı diye bundan sonra da ayakta kalır diye kimse garanti veremez” ifadesini kullandı. Sitenin ilk 12 saatte 5 milyon tık aldığını, 800 bin kişinin sorgulama yaptığını kaydeden Güllüoğlu, birkaç hafta içinde siteye girişlerin e-Devlet'te olduğu gibi üyelik yoluyla yapılacağını dile getirdi. Gülloğlu, “Farkındalığı artırmak istiyoruz. ‘Oturduğunuz evin deprem sigortası var mı, güvenli bir bina mı, belediyenin imar planına uygun mu, siz bireysel olarak hazır mısınız?' Vatandaşa bu soruları sordurtmak istiyoruz” dedi. Güllüoğlu, haritadaki değişikliklerin, deprem riski yükselen illerdeki inşaat maliyetlerinde artışa neden olacağına dikkat çekerek, “Depremden kaynaklı inşaat maliyetlerini artıracak. Betonarme taşıyıcı sistem denilen yapının maliyetinde yüzde 2'den yüzde 5'e kadar artış bekliyoruz” diye konuştu.
“FAY HATTI DEĞİL TEKNOLOJİ DEĞİŞTİ”
Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ ise yeni haritada deprem riskindeki düşüşleri teknolojinin gelişmesine bağlayarak, “Fay hattında değişiklik yok, teknoloji değişti. Yer altındaki sismik riski daha iyi şekilde ayırabilecek durumdayız. Yeni harita hazırlanırken zemin yapısını da göz önün-de bulundurduk. Deprem sorgulama sistemi vatandaşı bilinçlendirerek kentsel dönüşüm konu-sunda duyarlılık kazandıracaktır. Yeni harita inşaat maliyetlerini değiştirebilir. Deprem bölgesi çıkarsa o bölgenin rayiç bedelleri düşebilir tabi. Genel olarak konut fiyatlarını olumlu etkiler” ifa-desini kullandı.
“SİLİVRİ’DE TEHLİKE ARTTI”
Emekli Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdik: Benzerleri arasında en iyisi. En son teknoloji ve bilgilerle hazırlanmış çok kıymetli bir haritadır. Avrupa ile de beraber çalıştık, onların da haritalarını alıp, onun üzerine ilaveler yaptık ama onun da üzerinde. Yeni harita ile belirsizliklerin azaldı. İstanbul için 1999 depreminden sonra ana Marmara fayının konumu daha iyi belirlendi, tehlike değerlendirmeleri de ona göre yapıldı.
Haritanın 4-5 yılda bir revize edilmesi gerekebilir. İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz: MTA diri fay hatlarını 2011 yılında güncelledi. Deprem tehlike haritasının güncellenme gereği çıkmıştı. 22 yıl sonra güncellendi, geç kalındı ama mevcut bilgilere göre doğru ve iyi bir harita. Eskiden fayın Marmara denizinin içinden dümdüz gittiği düşünülüyordu, bu değişti. Fayın yeri net olarak belirlendi. Buna paralel olarak da Avrupa yakasında özellikle Silivri civarında tehlike arttı. Anadolu yakasında ise tehlike azaldı.
ÜLKEMİZDE HER 4,5YILDA BİR 7 VE ÜZERİNDE BÜYÜKLÜKTE DEPREM OLUYOR
Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, 1 Ocak'ta yürürlüğe giren "Türkiye Deprem Tehlike Haritası" ile birçok ilin deprem tehlikesi değerinin değiştiğini belirterek, yeni veri ve bilgiler ışığında birçok ilin deprem tehlikesi değerinin düştüğünü, bir kısmının da yükseldiğini bildirdi. Türkiye'de son 119 yıldır hasara neden olan 284 deprem meydana geldiğini belirten Doç. Dr. Özmen, bunların 23'ünün 7 ve 7'den daha büyük şiddetli depremler olduğunu söyledi.
"Ülkemizde neredeyse her 4, 5 yılda bir 7 veya 7'den daha büyük şiddette depremler oluşmuştur." diyen Özmen, şöyle devam etti: "En son Van'da 2011 yılında meydana gelen depremi düşündüğümüzde, yaklaşık 8 yıldır ülkemizde önemli bir depremin olmadığı görülmektedir. Bu bize, deprem enerjisinin bir yerlerde biriktiğini ve zamanı geldiğinde depreme dönüşeceğini göstermektedir. Bu nedenle birkaç gündür meydana gelen depremleri uyarıcı bir deprem olarak görüp, deprem zararlarını azaltma çalışmalarına hız vermemiz gerekiyor. Özellikle kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında süratli bir şekilde riskli binaların tespit edilerek, depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekir."
Haritanın dünyadaki ve Türkiye'deki gelişmelere ve deprem tehlike analizi için gerekli olan bilgi/veri artışına paralel olarak yeniden düzenlendiğini ifade eden Özmen, böylece 1996'dan beri yürürlükte olan Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası'nın 23 yıl sonra değiştiğini aktardı.
Türkiye'de artık binaların deprem yükü hesaplamaları, güçlendirme çalışmaları ve riskli yapıların belirlenmesinin bu haritaya göre yapılacağına işaret eden Doç. Dr. Özmen, "1996 tarihli resmi deprem bölgeleri haritası, Türkiye yüzölçümünün yüzde 66'sının 1'inci ve 2'nci derece deprem bölgesinde bulunduğunu ve nüfusunun yüzde 71'inin bu bölgelerde yaşadığını göstermekteydi. Yeni haritanın yürürlüğe girmesiyle, 1996 tarihli harita ile depreme maruz bölgeler olarak tespit edilen yerler yürürlükten kaldırıldı. Ayrıca '1'inci derece deprem bölgesi, 2'nci derece deprem bölgesi' gibi ifadeler ortadan kalktı. Artık her yerleşim birimi ve mahallenin deprem tehlikesi, faya yakınlığına veya uzaklığına bağlı olarak değişti." diye konuştu.
Yeni haritadaki değişikliklere ilişkin bilgi veren Özmen, "Yeni harita ile birçok ilin deprem tehlikesi değişti. Yeni veri ve bilgilerin ışığında birçok ilin deprem tehlikesi değeri düşmüş, bir kısmının da yükselmiştir. Binalarımızın bu haritada verilen deprem tehlikesi değerlerine göre yapılmak zorunda olduğu ve mevcut binaların değerlendirilmesinin de buradaki tehlike değerlerine göre yapılmak zorunda olduğu gerçeği düşünüldüğünde, hepimiz doğrudan veya dolaylı olarak bir şekilde bu değişimlerden etkileneceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Haritaya göre Çanakkale, Muğla, Adana, Antalya, Eskişehir, Malatya gibi birçok ilin deprem tehlikesi düştü, Trabzon, Rize, Elazığ, Erzurum ve Aksaray gibi illerin deprem tehlikesi yükseldi. Yeni deprem haritasına göre Türkiye yüzölçümünün yüzde 18'i 1'inci derece deprem tehlikesi altında ve nüfusunun yüzde 27'si bu bölgede yaşıyor."
Özmen, söz konusu harita ve parametre değerlerine, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının web sayfasından e-Devlet şifresi ile interaktif olarak erişilebildiğine işaret ederek, bu sayede kişinin bulunduğu yerin, bölgenin deprem tehlikesi ile ilgili çok farklı şekilde sorgulamalar yapabileceğini, deprem raporu alınabileceğini hatırlattı.

